11.06.2010

citta slow|slow food

Yas kemale eriyor diye midir bilmiyorum ama en sevdigim iki hareket citta slow ve slow food bu gunlerde. Her sey yavas olsun, ne gerek var acele etmeye. Zaten hayatin kendisi hizlica akiyor bari sehirler, yemekler yavas olsun da tadini alalim.

Bu iki akimdan ilham alan bir mekan aciliyor Alacati'da. Riders Beach Alacati. Babylon ile Otto'nun ayrilmasindan sonra ne olacak bu Alacati'nin hali diye dusunenler fazla uzulmesinler. Kis boyunca, butun gun yatip muzik-yemek-muhabbet zevkini dort gozle bekleyenler de endiselenmesinler. Dinamo dj'leri ile bir costurup bir dinlendirecek, ozel yerel soslariyla bezenmis Italyan mutfagi ile doyuracak ve buz Alacati deniziyle serinletecek Riders Beach kapilari yarin saglam bir parti ile aciliyor.

Bize dugun munasebetiyle Izmir yollari gozuktu, hazir gitmisken iki-uc eklenmez mi? Oldu mu sana dort gun tatil. Riders'dan canli baglantilarla ilk izlenimleri bildiririm artik.

10.06.2010

moda yollari

Pazar sabahi Ali Ece, ailesi, Total Futbol tayfasi ve Duygu ile Moda'daki St Joseph'liler derneginde edilen kahvaltidan sonra atilan mini tur bana yine Istanbul'un 1-2 ilcesine hapsoldugumu hatirlatti. Sehrin gobeginde ama sakin, yepyeni ama eski, modern ama klasik dokusyla her gittigimde bana, "buralara daha cok gelmeliyim" dedirten Moda, yine yapti yapacagini. "Bu sefer cok acmayacagim arayi o kesin" dedikten sonra ilk hedefimi belirledim bile. Rahmetli Baris Manco'nun Ingilizler'den kalma, tahmini 120 yillik olan ve buyuk ugraslar ile Kadikoy Belediyesi tarafindan Sunay Akin'in danismanliginda muze haline getirilen kosku.

Ustanin bestelerini yaptigi piyanosundan, yaptigi cizimlere, pasaportlarindan, sahne kiyafetlerine kadar tum kisisel esyalarinin sergilendigi bu muze sayesinde hem Manco'ya ozlemimi biraz dindiririm, hem de Moda ziyareti icin firsat yaratmis olurum.

susilo kartono*


Madem bitkilerden, agaclardan gidiyoruz bu aralar, alin size bir - kesilenin yerine yenisi dikilir - hikaye daha. Yine uzak diyarlardan, Endonezya'dan.

Endonezya denilince akillara bitmek bilmeyen yagmurlar geliyor elbet. Avrupa'da mimari, mobilya, urun tasarimi basliklarinda yanina bile yaklasilamayan tropikal agaclar, Endonezya topraklarinda elini sallasan ellisine carpacak durumda. Malzeme ucuz ve bol, iscilik de bir o kadar ucuz olunca, ulke, modern somuruculerin ilgi odagi haline geldi.

Avrupa'dan ureticilerin somurulerine, kendi yarattigi yerel tasarim markasi, Magno Design ile karsi koyan, hatta ismini dunyaya duyuran Susilo Kartono'nun gul ve cam agacindan - el ile, tanesini 16 saatte - urettigi ahsap radyolarin tam bir tasarim harikasi olmalarinin otesinde, uretim asamalarinda kesilen agac sayisi kadar yeni tohumu ayni yere ekerek surdurulebilirlik yaratmasi inanilmaz heyecan verici dogrusu.


oldurmeyeceksin

Istanbul'a 3. kopru tartismalari surekli degisen gundemin kurbani olunca, 2 gun suren, - 1.5 milyon agac kesilecek eyvah - gozyaslari kurudu gitti. Olacaklar belli, yok edilecek agaclar yumusak hareketlerle algi disinda tutulacak ve gunu geldiginde de bammmm...

Ulke var, ulke var demekten kendimi alamiyorum bu konuda. Istanbul'da kicikirik bir kopru icin milyonlarla dillendirilen agac, bir cirpida yoksayilirken, dunyanin diger ucunda, Avustralya Melbourne'de yerel kurul, sehirdeki her agaca bir deger bicerek, o agaclara zarar verenlere bu bedelleri odetmeye hazirlaniyor. Bu baglamda Melbourne'deki agaclarin toplam degeri 400 milyon Euro'yu buluyor. Mesela bundan boyle agac kesmek isteyen bir firma cikarsa, sehirde kestigi agac bedelinde yeni agac dikmek zorunda kalacak.

Ayni yaptirim Istanbul'da olsaydi, belediyenin sirf su 3. kopru olayinda ne kadar ceza odemek zorunda kalacagini varin siz tahmin edin. Bir ulkede agaclari oldurenler devlet tarafindan cezalandirilirken, bir ulkede de devlet, kendisi oldurmekten cekinmiyor.. Ne diyor Tevrat sayin basbakan, oldurmeyeceksin...