1.05.2009

çimbiçmesiklet*

Bahçivan sayısında patlama olmazsa şaşarım.

kravat | önlük | peçete

Daha önce yemek sırasında işinden kopmak istemeyenler için hem servis altlığı hem de ajanda olarak kullanılan bir tasarım tanıtmıştım. Şimdi de yemek sırasında resmiyetinden, şıklığından birşey kaybetmek istemeyenler için bir tasarım yayınlıyorum. Kravat-önlük-peçete...

we put anything on paper | tamam ikna olduk



seeko'o hotel*


Bordeaux'nun kuzey bölgesinde, Chartrons ve Bacalan arasında konumlanmış, nehir cepheli bir otel olan Seeko'o farklı mimarisiyle, nehirden bakıldığında etrafındaki taş binaların da varlığıyla şehrin adeta estetik cevheri konumunda. Nehrin sahipsiz gibi görünen bölümünde konumlanması binanın mimari kimliğini daha da ortaya çıkartıyor. Bu bölgenin özellikle 2. dünya savaşı sırasında birçok kez bombalanması sonucu eski binalar restore edilmesine rağmen Seeko'o Hotel'in binasının zaten farklı bir mimariye sahip olması, binanın çevresindekilere oranla ayırd edici olmasını sağlıyor.

Proje, otelin estetik tasarım eksikliği, tarihi durumunun gözükmemesi gibi nedenlerden dolayı sade, dinamik bir tarz benimsenerek ele alınmış. Orjinal haliyle de en dikkat çekici bina olmasına rağmen 2007 yılında Atelier King Kong tarafından yeniden ele alınan proje ile iyice kendini belli eden bir hale bürünmüş. Corian kullanımı, farklı köşe hatların orjinaline sadık kalarak yenilenmesi otelin dinamik, enerjik bir gemiye benzemesini sağlamış.

28 ile 55 metrekare arasında değişen odalar da otelin ana hatları ile paralel olarak modern ve minimal bir tarzda tasarlanmış. Tüm koridorlar, resepsiyon bölümü ve odaların yine mekanın tarzıyla orantılı biçimde sade grafiklerle süslenmesi de estetiğin dozunu arttırmış. Gri terasda yer alan restoran-bar ile de manzaranın tadının çıkarılması amaçlanmış.


street art#1

le soleil_milano 09

Vicente Garcia Jimenez tarafından Foscarini firması için üretilen Le Soleil* adlı aydınlatmanın malzemesi polikarbonat. Milano'da fuarda sergilendi, ilgi çekici tasarımlardan biri...

aesop*



Paranın dümeninin şaşmasıyla tüm dünyanın üzerine ölü toprağı dökülmüş gibi oldu. Önce bankalara, sonra otomotive yardım paketleri bir bir gelmeye başladı ama mağazacılık "henüz" bu yardımlardan, kolaylıklardan nasibini almadı. Şuan görülen o ki ürününe güvenen, pazarlamasını doğru yapan ve herşeyden önemlisi risk alan ayakta kalacak. Parakende sektöründe durum bu. Vücut, cilt, saç bakım ürünleri satan Aesop bu olumsuz havayı avantaja çevirmeyi başaran ender markalardan biri. Londra'daki ilk mağazasını 2008'de Mayfair'de açan marka şimdi de Notting Hill'de yeni bir mağaza daha açtı.

Mekan, Aesop'un her zamanki bir yandan elegant, diğer yandan sıcak yapısına uygun tasarlanmış, küçük kompakt bir yapısı var. İnsana hoşgeldin sıcaklığı veren bir oturma odası havası fotoğraflardan da belli oluyor.

kolombiya'nın gelir kaynağı*

Kolombiya denince akla hemen kokain gelir, haksız da değiliz böyle düşünmekte çünkü ülkede alenen yapılan kokain ticaretinin yanında hükümetin gelir kaynağı bile dolaylı yoldan kokain olmuş. Kolombiya hükümeti 2007 yılından beri uyuşturucu baronlarına yaptığı baskınlardan sonra el koyduğu, baronların malikanelerinin satışından 50 milyon euro elde etmiş, daha ötesi hükümetin elinde henüz satılmamış 1200 tane daha malikane varmış. Antik mobilyalar, çok geniş ayakkabı koleksiyonu satılmayı bekleyen, uyuşturucu baronlarının diğer malları. İçlerinde en ünlüsü 12 yıl önce öldürülen kadın uyuşturucu kraliçesi La Monita Retrechera'nın sahibi olduğu Bogotá rezidans, 2 yıl önce 770 bin euroya bir işadamına satılmış.

Kapalı zarf ihale yöntemiyle satışları yapan ve şuana kadar 130 ihaleye başkanlık yapan Juan Manuel Rivera zarfları izleyicilerin önünde teker teker açıyormuş. Kolombiya rüşvetin de kol gezdiği bir ülke olduğundan Rivera her açtığı zarfı izleyicilerin görebileceği şekilde sallayıp, "Bakın, içinde rüşvet yok" diyormuş. Bu konuda da okadar çok dedikodu çıkmış ki satışın daha transparan olması için bu yönteme başvuruyormuş.

Uyuşturucu Kolombiya'da birçok kişinin gelir kaynağıyken artık hükümetin de işine yarıyor olması, polisin bu baronlara iyice palazlanana kadar izin vermesine neden bile olabilir. He polis izin vermese işleri yavaşlar mı? Zannetmiyorum. Biri yakalansa başkası çıkar gibi gözüküyor.

29.04.2009

/bilekli süet nike\

parçala daria_vogue mayıs 09



Dünyanın en çok kazanan dokuzuncu modeli Polonyalı Daria Werbowy, Vogue'un mayıs sayısındaki çekiminde gördüğüm kadarıyla, bu muthiş adam dövme teknikleriyle model olmasa bile aç kalmazmış. O muhteşem fiziğinin yanında bu figürler de çok yakışmış Krakovlu güzele.

mini anden*



28.04.2009

trush in_milano 09


Tamam kabul artık teknoloji hergün üzerine koyarak gelişiyor ama basit çözümler her zaman daha ilgi çekici nedense. Kablosuz tv, kablosuz blue-ray player, kablosuz o, şu, bu var artık, yenileri de ekleniyor ama daha bir süre kablolar hayatımızda olacak gibi. Durum böyleyken umrumda olan şey onları pek de göstermemek oluyor. Trush In bu noktada devreye giriyor.

Helsinki merkezli Japon tasarımcı Arihiro Miyake'nin tasarladığı ve Milano 09'da sergilediği iki soketli kablo saklayacısı, Trush In, spagettiye benzeyen görüntü kirliliğini önlemek için basit ama etkili bir çozüm olarak gözüme çarptı. Kırmızı, yeşil ve siyah renkte üretilen Trush In, Arihiro'nun Salone Satellite'da sergilediği tasarımlarından sadece biri.

1975 doğumlu tasarımcı 1999 yılında Japonya'da Kobe Design University'den mezun oldu, 2002'de Helsinki University of Art and Design'dan master diploması alan Japon tasarımcı iki sene Studio Ilkka Suppanen ve çeşitli ofislerde çalıştıktan sonra 2004 yılında kendi ofisi, Studio Arihiro Miyake'yi açtı.

26.04.2009

karin*



Araba hastası değilimdir ama yine de ilgimi çeken bir tasarıma rastlarsam hoşuma gider. Son zamanlardaki araba tasarımları gerçekten çok sıkıcı. Full teknolojik, küçük olanlar böceğe, büyük olanlar da canavara benziyor, üç aşağı beş yukarı birbirinin aynısı tasarımlar. Trevor Fiore'nin 1980'de Citroen için tasarladığı ve ürettirdiği konsept modeli Karin, birçok kalıbın dışında ve 30 senelik olmasına rağmen ciddi bir şaheser. Fiore işi basit tutmuş, çok minimal, bayıldım doğrusu.

/tutmazsan kaybedersin\




Avusturya menşeli tasarım markası Hard graft'ın Y ve U formlu, modern insanının günlük malzemelerini muhafaza etmesi, taşıması için tasarlanmış son ürünü bir harika olmuş. Y Macbook bölümü, U Moleskine bölümü, Y Iphone bölümünden oluşuyor ve bakıldığında askı takmış bir erkeği arkadan izlediğinizde görülen görüntü ortaya çıkıyor. Yün ve deriden oluşan ürünün üzerinde muhafaza etmezsen kaybedersin yazıyor, daha ne olsun hem şık, hem fonksiyonel, hem de mesaj veriyor, beni benden aldı doğrusu.

yosun restaurant_anadolu kavağı

Geçen hafta biraz vakit geçince elimize, .....'yla atlayıp arabaya sahilden gittikçe gittik. Trafik saatine de kalınca, belli bir hedef koymamamıza rağmen, beklediğimizden daha az yol almışız ve Anadolu Kavağına gelebilmişiz. Arabaya atladık, yollara koyulduk gibi kalıplaşmış laflar edince çok gittik sanılabilir ama şehirde yaşamak böyle birşey. İş-güç telaşıyla ancak bukadar uzaklaşılabiliyor hafta içi hafta içi.

Özendirmek gibi olmasın ama gün batımında, soğuk bir haftanın belki de tek ılık gününde, küçücük kasabanın belki de en güzel sahil balıkçısında oturup rakı-balık-meze-muhabbet-manzara-temiz doğa beşlemesiyle birkaç saat geçirmek ilaç gibi geldi. Hani daha önce de gitmiştim İstanbul içi uzaklara ama bukadar zevk aldığıma göre "uzaklarım" gelmiş.

Yosun'a gittik demin saydığım beşleme için. İlk gidişimdi, seçim günü arkadaşlarla yaşadığım Rumeli Kavağındaki meyhane skandalından sonra endişelerim vardı elbet ama hepsi boşaymış. Normalde mezeyle tıkanan biz! geçtim çinekopu, levreği, tatlıya bile yer bulduk. Okadar güzeldi ki balıklar, hani geyik tabirle denizden yeni çıkmış denir ya! işte aynen öyleydi. Yemekler nefis, servis harika, fiyatlar makul, manzara efsane, mekan tertemiz ee yine gelecek ben!

*Tel:
(0216) 320 21 48
Adres: İskele Meydanı 1, Anadolukavağı
Semt: Anadolukavağı

moduler_milano 09



Malum Milano Salone Del Mobile, yani efsane mobilya fuarı start aldı. Gidemediğim için, yarından sonra kapıları kapanacak fuarın yorumlarını birkaç gün sonra yapacağım ama gözüme de genç, başarılı tasarımcıların yeni ürünleri takılmıyor değil. Bunlardan biri Belçikalı tasarımcı Marina Bautier ve onun fuarda tanıttığı son ürünü, moduler.

Bu mobilya sisteminin temel formu görüldüğü üzere meşe köprü ayaklar. Bu ayakların yan yana eklenmesiyle ortaya güzel bir ikili koltuk çıkıyor, sağ tarafa eklenebilen siyah aydınlatma ve sola eklenebilen sırtsız parça sayesinde tasarım isminin hakkını veriyor. Otel lobileri, ofislerin bekleme salonları için ideal bir tasarım. Esnekliği ve fonksyonelliği ile ortamı ısıtıyor moduler.

*İngiltere'deki Buckinghamshire Chilterns University College'dan mezun olan Marina Bautier 2002'de Brüksel'de kendi tasarım ofisini açtı. İçmimarlıktan mobilya tasarımına kadar geniş bir yelpazede tasarımlar yapıyor. Herkesin haşırneşir olduğu, tanıdığı malzemeleri basit bir yorumla yoğurup, dingin, rahat eserler ortaya çıkarıyor, moduler de bu tanıma birebir uyuyor bence.